ayşegül hanım

Oldukça sıkıntılı geçen lise hayatım esnasında değişik kız arkadaşlarım oldu ve bu kızlarla her ne kadar cinsel açıdan mutlu olduysam da maalesef aşk acısı her zaman için yüreğimin içinde bir yerlerde asılı kaldı. Maddi yönden bunalımlı geçtiği için lise yıllarında çalışmak zorunda kaldım. Bu sayede bir çok değişik ortama girip çıktım ve bu kadar karmaşık ortamlar bana paranın yanında insanlara karşı girişken olmak gibi özelliklerde kazandırdı. Üniversite sınavımı kazandığım sene ailemden de tamamen koparak bambaşka bir hayata başlamış oldum. Okullar açıldığında ilk kez üniversitede derse girmenin heyecanı yeni ama yepyeni bir ortama dalmış olmanın gizemi beni çok mutlu etti. Ancak maddi sorunlar beni burada da yalnız bırakmamış ve çalışmaya itmişti. Uzun uğraşlar sonucunda çeşitli büro malzemeleri pazarlayan bir şirkette iş buldum ve bu sayede okulumun olduğu şehirde de iş hayatının o sıkıntılı ve bunalımlı yüzünü gördüm. 20 yaşın verdiği heyecanların büyük bir kısmını yaşasam da, kızlar tarafından yüzüstü bırakılmış olsam da inancımı hiçbir zaman kaybetmedim.Üniversitedeki ikinci senemin sonunda hem çalıştığım şirkette mutluydum hem de derslerim sorunsuz bir şekilde devam ediyordu. Tabi ki bu karmaşıklık içerisinde derslerden ve işimden başımı kaldıramadığım için sadece çalışma çevremle sınırlı kalmış ve uzun bir zaman kadınsızlığa mahkum olmuştum. Beklentilerimi karşılamadığı sürece kimseyle beraber olmamak için söz vermiş olsam da elimden gelen bir şey yoktu. Evde mastürbasyon yapmak 21 yaşında bir insana bir yerden sonra ağır gelmeye başlıyor.Çevreme baktığımda okuldaki kızlar ya erkekler arasında paylaşılmıştı ya da gözü çok yükseklerde olan kızlar karşıma çıkıyordu. Bende mecburen şirketten insanlara yönelmek zorunda kaldım. Gerçi burada da bazı sorunlar vardı çünkü çevremde ki kişiler genellikle benden yaşça büyüktü. Avantajımsa yıllarca çalışmam sonucunda hayatın içinde yoğrulmam sayesinde kazandığım olgunluktu. Şirkette hiçbir şeye hayır demeden her konuda maksimum performans göstermeye çalışıyor ve giderek satış sayımı yükseltiyordum. Şirketin sisteminde pazarlamasını yapmakta olduğumuz büro malzemelerini ekip çalışmasıyla satıyorduk. Daha açık ifade etmek gerekirse yaptığımız görüşmelerde bir bay, bir bayan olmak üzere iki kişi tarafından gerçekleştiriliyordu. Eğitim sürecinde şirketin en çok satış yapan kişisi yeni geleni yetiştirmekle yükümlü olduğundan bende bu konuda profesyonel olan Begüm Hanımla randevulara gitmeye başlamıştım. Kadınsızlık o kadar başıma vurmuş olacak ki; iki çocuğu olan, 42 yaşındaki bol selüloitli dul Begüm Hanım bile ilgimi çeker hale geçmişti. Yukarda da belirttiğim gibi eğitim süreci sonunda yavaş yavaş performansımı artırdım ve üst üste ayın elemanı seçilmeye başladım. Bu sayede yaşam tarzımda değişmeye başlamış yüksek satışlarımın getirisi olan yüksek primler yaşam standartlarımı yukarıya çekmişti. Dikkat çekmiş olacak ki herkesle çok yakından ilgilenen Didem Hanım (Pazarlama Müdürü) beni çaylaklardan sorumlu konuma getirdi. Bu sayede Begüm Hanımın işini de elinden almış oldum. Yeni gelenler artık benimle beraber görüşmelere geliyorlar ve eğitimlerini tamamen benden alıyorlardı. Başlangıçta kolay gözüken bu eğitimler giderek zorlaştı ve ağırlaştı. Şirketin daha da büyümesiyle daha fazla personel alımına karar verildi. Dediğim gibi bay-bayan şeklinde görüşmelere gidildiği için bir numara ben ve iki numara Begüm Hanım gelen erkek ve bayanları paylaşıyorduk. Eğitimini tamamlamış olduğum Suna, Begüm Hanımın yetiştirmesi Farukla beraber görüşmelere başlamıştı ve bana yeni olarak Ayşegül gelmişti. Sıra Ayşegülün eğitimindeydi. Her ne kadar çalışma arkadaşım olduğu için yan gözle bakmak istemesem de Ayşegül çok güzel bir kızdı ve 22 yaşın verdiği olgunluğu bir hayli gösteriyordu. İlgi çekici olması şirkette bir çok dedikoduya sebep oldu. Bir çok arkadaşım bizi birbirimize yakıştırıyordu ancak ben sadece eğitmenlik görevimi yapıyor ve Ayşegüle karşı yaptığım hareketlerde elimden geldiğince dikkatli davranıyordum. Ne zaman ki randevu alınsa ve görüşme için dışarıya çıksak arabaya bindiğimiz andan itibaren yanımızda şirketten birisi olmadığından hem Ayşegül hem de ben doğal davranabiliyorduk. İkimizin de öğrenci olması aramızda konuşabileceğimiz daha fazla konu yaratıyordu. Çok hızlı öğreniyor olması da kısa süre içinde eğitimin biteceğini gösteriyordu ve ben artık Ayşegüle o kadar bağlanmıştım ki eğitimin bitmesini istemiyordum. Durum yönetimin de dikkatini çekmiş olacak ki Didem Hanım tarafından uyarıldım. Bunun üzerine Ayşegül de kabul edince eğitim görevimi bıraktım ve ekip sistemine geri döndüm. Tabi ki ekip arkadaşım Ayşegül oldu. Bu sayede çok iyi anlaştığım bir ortağa sahip oldum. Zamanla ona karşı olan hareketlerim de değişmeye başlamıştı. Sanırım uzun zaman sonra aşk kapımı çalmaya başladı diyordum ki aşık olduğumu Ayşegülün hastalanması kendime kanıtlamama olanak sağladı. Dehşet moral bozukluğu içerisinde onu görememenin üzüntüsüyle gripten kurtulmasını bekliyordum.Ayşegül mühendislik fakültesinde okuyan ve derslerinde o da benim gibi başarılı bir öğrenciydi. 1,65 civarında boyu ve 55-60 civarında da kilosu olan dehşet sempatik bir insandı. Beraber çalışmaya başladıktan sonra satış performansımızın artmasında onun bu sempatikliğiyle müşterileri etkilemesinin de büyük payı vardı.Yaklaşık üç aylık ortaklık dönemi boyunca ben artık kendimi tamamen ona adamıştım. Her şeyi beraber yapıyor ve birbirimizden başka kimse yokmuş gibi yaşıyorduk. Öyle ki randevularımızı bile evlerimizden alıyor ve şirkete hafta da bir uğrayarak ya ödeme yapıyorduk ya da maaşlarımızı alıyorduk. Ben Ayşegüle açılmak istiyordum ama içimde sürekli olarak, onun beni bir arkadaş gibi görmesi ve reddetmesi korkusu vardı. İşin kötü tarafı bu durumda bir daha benimle görüşmek istemeyebilir ve ben onsuz yaşayamazmışım gibi geliyordu. En sonunda tüm cesaretimi toplayarak görüşmeden çıktıktan sonra yemek yemeğe gittiğimiz sırada akşam ne yapacağını sordum. Niyetim akşam en uygun fırsatta içimde ki tüm duyguları ona söylemekti. Müsait olduğunu söyleyince beraber takılalım mı diye sordum ve olur cevabını aldığım da gözlerim de oluşan pırıltıyı fark etmemesi sanırım ki imkansızdı. Yemeğimizi yedikten sonra bara gittik sohbet etmeye başladık. Bana hiç boşluk bırakmıyordu. Sözü alma imkanım zerre kadar olmadığı için cesaretim de kırılmaya başlamıştı. Bu düşünceler içerisinde hiç bir şey söyleyemeden geceyi bitirdik. Şirketin bize vermiş olduğu arabayla oradan ayrılırken evi uzak olduğu için size gidelim dedi. Bir sonra ki gün yapacağımız görüşme de zaten benim evime çok yakındı. Tekrar onu arabayla alıp geri dönmek çok mantıksız olacaktı. Şirkete bunu anlatmamız pek mümkün değildi ve benzin parasını bizden isteyebilirlerdi. Ben bir u dönüşüyle kendi evime doğru yönlendim. Daha önce de benim evimde kalmıştı. Bu yüzden kapıyı açınca zaten aramızda ki samimiyetinde verdiği rahatlıkla istediği gibi içeriye girdi. Ben içeriye gidip elimi yüzümü yıkarken içerden ocakta bir şeyler yaptığını duyuyordum. Çay koyduğunu söyledi. Salonda oturduk ve sohbet etmeye başladık. İçkinin getirdiği rahatlık ikimizde de vardı ve az da olsa dilimiz sürçüyordu. Her sürçmede kahkalara boğuluyorduk. Her kahkaha benim Ayşegüle biraz daha hayran olmama sebep oluyordu. Hayatımda gördüğüm en güzel gülücükleri büyük bir keyifle seyrediyordum. Çay demlenince mutfağa geçti ve çaylarımızı koyup getirdi. Sonra da yanıma oturdu. Birer sigara yaktık ve sessizliğe büründük ikimizde. Karşı duvarda ki resme bakıyordum ancak onun bana baktığının da farkındaydım. Zamanımıdır değil midir soruları kafamda dolanırken o sigarasını bitirmiş çay bardağını sehpaya koymuş benim kucağıma uzanmıştı bile. Birbirimize bakıyorduk ki ben, kendimin de hala anlayamadığım bir şekilde Ayşegül seni seviyorum.” dedim. Hiçbir tepki vermedi. Sadece suratıma bakıyordu ve gözlerini içinde ufakta olsa bir ışıltı vardı. Yavaşça doğruldu ve kafasını göğsüme koydu, sanırım bu olumlu bir karşılıktı. Bir süre öylece bekledikten sonra “Karşılıksız değil.”dedi. o anda yüzüme bakıyor olsaydı benim suratımdaki kocaman gülümsemeyi görmüş olacaktı.Eğildim ve kaç zamandır aşık olduğum kızın dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ateş gibi yanıyordu. Bu sefer o boynumdan tuttu ve aşağıya doğru çekti. Yıllarca birbirini görmemiş deli aşıklar gibi öpüşmeye başladık. Üzerinde görüşmeden çıktığımız için siyah bir kumaş pantolon ve mavi bir gömlek vardı. Gömleğini tamamlayan mavi kemik gözlüğünü çıkarıp sehpaya koydum. Onu kaldırdım ve kucağıma oturttum. Bu şekilde daha rahat gidiyordu her şey. Saçlarında ki benim almış olduğum tokayı çıkardım ve sedef gibi saçları dağıldı. Öpüşmemiz daha da ateşli bir şekilde devam ediyordu. Ellerim sırtında yukarı aşağıya gidip geliyordu. İyice gevşemişti. Ellerimi yavaş yavaş sırtında karnına getirdiğimde hafifçe sarsıldı. Terlemeye başlamıştı. Gömleğini pantolonunun dışına çıkardığımda kafasını boynuma doğru eğmiş ve boynumu öpmeye başlamıştı. Aşağıda ki düğmelerinden başlayarak sabırla gömleğinin düğmelerini çözüyordum ki birden uykudan uyanmış gibi kendini geriye çekti ve yüzü kıpkırmızı olmuş bir şekilde daha önce hiç kimseyle bundan öteye gitmediğini hem korktuğunu hem de utandığını söyledi. Başını önüne eğdi ve öylece beklemeye başladı. Bacakları aralanmış bir şekilde kucağımda oturuyordu. Hareketli olmamız zaten uzun zamandır kadınsız olmamdan dolayı çok çabuk tahrik olmama sebep olmuştu. Pantolonumun önü kabarıktı. O da oraya kilitlenmişti zaten. Bakıyordu ama kafasının içerisinde bin bir farklı düşünce geçiyordu. Belliydi ki ahlak sorunu yaşamaktaydı. Bu süreç daha fazla uzarsa ahlaki değerleri üstün basacağı için sevdiğim kızın çenesinden tutup, suratını yüzüme doğru kaldırdım. Yüzündeki kızarma geçmişti. Birbirini seven insanlar arasında gerçekleşebilecek böyle yakınlaşmaların çok doğal olduğunu ve onu kullanmak gibi bir niyetimin olmadığını uzun uzun açıkladım. Sonra belinden kavrayıp kendime doğru çektim ve yanağına bir öpücük kondurarak. Boynuna kaydım. Yavaş hareketlerle boynunu öpüyordum. Başta dirseklerini kilitleyip mesafe koyuyordu ancak tekrar gevşedi ve kendini üzerime doğru bıraktı. Ben kaldığım yerden boynunu öperken bir yandan da düğmelerini çözmeye devam ediyordum. Onun ilk kez benimle bu kadar ileriye gidiyor olması ve ürkekliği şehvetimi katlıyor, isteğimi yukarılara doğru çekiyordu. Gömleğini çıkardığımda siyah sutyeni üzerinden cesur keşifler yapmaya başladım. Göğüsleri artık sutyenini zorlamaya başlamıştı. Üzerine eğildim ve sutyenin üzerinden ufak dil darbeleri yapmaya başladım. Elimle kopçayı arıyordum. Kopçayı buldum ancak açmak içerisinde bulunduğumuz pozisyonda imkansız gibi bir şeydi.. Ellerimi tuttu ve açmama yardımcı oldu. Sanırım zamanla utangaçlığını yenecekti. Ürkütmemeli ve onu yavaş yavaş kadınlığa hazırlamalıydım. Eski ilişkilerim bana belki de en çok bunu öğretmişti. Asla cinsel açıdan bir kadına yüklenme ve aceleci davranma. Göğüsleri tamamen ortaya çıkınca bir portakaldan az daha büyük tepelere doğru dilimle bir hamle yaptım. Uçları şişmişti ve sızıntı yapıyordu. Yuvarlak göğüslerini yalarken kafasını geriye doğru atmış dengesini kurmak içinde ellerini bacaklarımın üzerinde dayamıştı. Karnı, tahrik dozajı arttıkça, her dil darbemde şişip tekrar iniyor ve terliyordu. Dehşet bir zevk aldığı belliydi. Bir şeyler yapmak istediğini gözlerini gözlerime diktiğinde anladım. Kendimi geriye doğru bıraktım. Ne yapacağını bilmeyen bir insanı izlemek her zaman zevkli olmuştur. İlk önce üzerimdeki gömleği çıkardı. Sonra yapmak istedikleri kafasından geçiyordu ama harekete geçmekte sıkıntı duyuyordu. Her halinden belliydi. Korkuyordu. Benimse önümde ki kabarıklık daha da büyümüştü. Yardımcı olmamı ister gibi gözlerimin içine bakıyordu. Şirkete ilk geldiği günlerde ki eğitim sürecinin bir benzerine ihtiyacı vardı. Ellerini tuttum ve kabarıklığımın üstüne koydum. Ürkerek bekliyordu ve dudaklarını yalıyordu. Fermuarımı açmasını söyledim. Dediklerimi yapmaya başladı sırasıyla. Fermuarımı açınca boxerımın altında hareketlenmiş olan sikim rahatlamıştı. Boxerımın düğmeleri arasındaki boşluktan parmağını soktu ve aletimle tanışmış oldu. Artık susmuştum ve ona bırakmıştım her şeyi. Bu kadar yardım yeterliydi. Her zamanki gibi zekasını kullandı ve yapması gerekenin kemerimi çözmek olduğunu anladı. Kemerimi ustaca çözdü onu koltuğa bırakıp ayağa kalktım. Pantolonumun düğmesini açtı ve aşağıya doğru sıyırdı. Sikim bir ok gibi boxerın içinde ileriye doğru atıldı ama hala kıyafetlerin engeli vardı. Boxerımı aşağıya indirdiğinde gözlerinin önünde yarağım duruyordu. Çekingen bir şekilde bakıyordu. Belimi çok az ileriye doğru ittirdim ve sikim suratına yaklaşmış oldu. Ellerini açtım ve sikimi içerisine yerleştirdim. İlk kez eline bir organ alıyordu ve şaşkınlığı her halinden belliydi. Öpmesini istedim. Midem bulanır diyerek reddetti. Yapamam dedi. Kısacası klasik çekingenlikler. Ne olacağını bilememenin korkusu. Ayşegülü mutlu etmek istiyordum. İstediklerim onun isteklerini haline gelmeliydi. Ancak bu şekilde mutlu bir cinsel yaşam kurabilirdik. Sazı elime alma zamanının geldiğini düşündüm. Onu ayağa kaldırdım. Öpüşmeye başladık yeniden. Kalçalarını sıkıyordum. Her sıkışımda kasılıyor ve inliyordu. Bir anda pantolonunun düğmesini açtım. Buna hazır değildi ama benimde dayanacak gücüm kalmamıştı. Artık onu istiyordum. Pantolonunu aşağıya doğru indirdim. Arkadan kalçalarını okşamaya başladığımda yeniden gevşedi ve inlemelerine devam etti. Sutyeni gibi siyah olan külotunun arka tarafını kalçalarının arasında ki çukura yerleştirdim ve yukarı çektim. Bu hareket külotunun dantelli ön kısmının ıslanmış olan amına sürtünmesini sağladı. Derin bir oh çekti. Bende bundan güç alarak külotuna asıldım ve yırtarak yere attım. Eşitlenmiştik, çırılçıplak bir şekilde salonun ortasında ayakta duruyorduk. Kanepeyi açtım ve onu yatırdım. Artık Ayşegül de zıvanadan çıkmıştı ve olacaklar umurunda bile değildi. Dokunmadığım anlarda bile hırıltılar çıkarıyor bacaklarını kasıp kasıp gevşetiyordu. Bacaklarını araladım ve yalamaya başladım. Hayatında ki ilk oral tecrübesini yaşıyordu. Sıkılmadan her halinden yeni tıraş edildiği belli olan amcığını yalıyordum. Elleri başımın arkasındaydı ve hem bacaklarının arasına kafamı bastırıyor hem de saçlarımı çekiştiriyordu. Bir ara gözlerimi kaldırdığımda elleriyle bızırını sıktığını gördüm. Dilimle bızırına doğru kaydım, bir yandan da baş parmağımla göt deliğine baskı yapıyordum. İki yerden de zevk aldığı kanepeyi tırnaklamaya başlamasından belli oluyordu. Çığlıkları iyice artmıştı. Yalamayı bıraktım ve parmağımla amcığına bastırırken göbeğine doğru kaydım ve deliğini yalamaya başladım. Kasılmaya başlamıştı. Sonra yavaşça göğüs uçlarını dillemeye başladım. Çıldırmıştı. Elim zevk sularıyla sırılsıklam olmuştu. Bende artık sikimi bacaklarına sürtmeye başlamıştım. Yarağımın sıcaklığını hissedince duraksamadan sikimi avuçladı ve sıvazlamaya başladı. Sarsılarak boşalmaya başlamıştı. Amını parmağımın üstüne daha çok bastırıyordu. Orta parmağımla göt deliğini buldum ve sulanmış amından akan sıvılarında yardımıyla göt deliğine sokmaya başladım. En başından beri kapalı tuttuğu gözleri acıyla beraber bir anda açıldı. Ona verdiğim güven o kadar fazlaydı ki acı çekmesine rağmen hiç sesini çıkarmadı ve ileri geri gitmeye devam etti. Biraz sonra rahatlamıştı ve acı yerini tamamen zevke bırakmıştı. Üst üste durmadan yaşadığı ikinci boşalmayı tamamlamıştı. Hala sikimi sıvazlıyordu ve başı mosmor olmuş sikim artık patlamak üzereydi. Üzerinden kalktım ve kanepeye sırt üstü yattım. 69 pozisyonun da onu da üzerime aldım. Ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştı ama karşı da koymuyordu. Yine amını yalamaya başladığımda kafasını yukarıya kaldırdı ve bir çığlık daha attı. Doymak bilmiyordu. Sikim ellerinin arasındaydı. Ucundan akan sıvılar taşaklarıma kadar inmişti. Sıvazlamaları beni iyice azdırıyordu. Artık dayanamayacaktım. Al onu ağzına dediğimde ikiletmeden ağzını açtı ve derin bir kuyuda düşmeye başladım. Parmaklarım bızırıyla oynarken ben kafamı kanepeye koydum ve Ayşegülümün sımsıcak ağzında gidip gelmeye başladım. Çok acemice yalıyordu. Dişleri batıyordu. Dişlerinin battığını söyleyince daha dikkatli yalamaya başladı. Emmesini istedim. Tüm gücüyle sikimi sömürüyordu. Artık dayanma gücüm kalmamıştı, hissediyordum. Yine emmeye başladığı sırada birden patladım. İlk fışkırmam aşkımın boğazına doğruydu, sonra sikimi ağzından çıkardı. Şaşırmıştı, beklemiyordu. İkinci fışkırmada yüzüne doğru olmuştu. Peş peşe gelen patlamalarım sonunda üzerime yığıldı kaldı. İkimizde yorgunluktan bitkin bir vaziyetteydik. Bana döndü ve gülümsedi. O gülümseme hayatımda gördüklerim arasında beni en mutlu edeniydi. Çünkü aşkımı ilk denememde mutlu etmiştim. Bebeğim çekingenliğini üzerinden atmıştı. Yüzündeki döllerimi parmağımla topladım ve ağzına parmağımı verdim. Emdi ve yuttu hepsini. Suratı biraz buruşmuştu ama erkeği için her şeyi yapmaya hazırdı. Kafasını göğsüme koydu, gözlerini kapadı. Sikim hala elindeydi ve okşamaya devam ediyordu.

Bir cevap yazın